Fener balığı ile akraba olan Benekli El Balıkları yüzmeleriyle pek bilinmezler, bunun yerine küçük parmaklı paletlere benzeyen modifiye edilmiş göğüs yüzgeçleriyle deniz tabanında dolaşırlar. Ayrıca insana benzeyen garip uzantılarını yumurtalarını temizlemek ve bakımını yapmak için kullanırlar. Bu tür günümüzde çok nadirdir, Vahşi doğada sadece 2,000 kadar kaldı. CSIRO araştırma teknisyeni Carlie Devine‘e göre, Avustralya‘nın güneydoğusundaki aşağı Derwent Nehri ve Frederick Henry Körfezi gibi yerlerde görülüyor.
Devine bir basın açıklamasında şunları söyledi, “60 dakikalık bir dalışta sadece bir ya da iki balık görebiliriz, bazen de hiç göremeyiz”. Bu nedenle koşucu Kerri Yare‘nin Tazmanya’nın Primrose Sands sahilinde bir tanesine rastlaması büyük bir olay oldu. Benekli el balığı Tazmanya’ya özgü yedi el balığı türünden biridir ve Dünyada 14 ülkede görüldü. Ancak bu keşfe kadar, benekli el balığının Primrose Sands de neslinin tükendiğine inanılıyordu çünkü yaklaşık 20 yıldır görülmemişti.
Benekli El Balığı
Sevimli, her yeri kaplayan çilleri ve benzersiz hareket yöntemlerinin ötesinde benekli el balığı, IUCN‘nin Kırmızı Listesi’nde kritik tehlike altında olarak işaretlenen ilk deniz balığı olarak da bilinir. 1990’lardan önce Tazmanya sularında oldukça yaygın bir yaratıktı, ancak o zamandan beri dokuz izole popülasyona ayrıldı. Bu yürüyen su canavarlarına yönelik en büyük tehdit, bölgede deniz tarağı arayan ve aynı zamanda el balıklarının yaşam alanlarını tahrip ederek onları av haline getiren balıkçı tekneleridir. Aynı tehdit yunuslar, deniz kaplumbağaları ve diğer deniz canlıları için de geçerli. İstilacı türler, örneğin dipte yaşayan deniz tarağı, istiridye ve midyeleri atıştırmayı seven benekli el balığı için işleri daha da kötüleşti çünkü Deniz yıldızları yumurtaların hedef almış durumdalar.
Neyse ki Devine gibi kendini işine adamış bilim insanları, yapay yumurtlama habitatları ve laboratuvar içi üreme programları gibi yöntemlerle türün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasını engelliyor. Devine yaptığı açıklamada, “Ayrıca sigorta popülasyonu dediğimiz bir popülasyonumuz var: vahşi doğadan topladığımız ve ticari akvaryumlarda yaşayan balıklar” dedi. “Bu sayede türün yok olmasını engelleyebiliyoruz. Fakat amacımız balıkları yetiştirmek, yavruları biraz daha büyüyene kadar güvende tutmak ve vahşi doğadaki sayılarını artırabileceğimiz umuduyla onları nehre geri koymak.
Son sözleri ise “Bu program sayesinde şimdiden az sayıda yavruyu doğaya saldık ve çalışmalarımızın devam eden etkisini görmekten heyecan duyuyoruz. Henüz işimiz bitmedi.”